Dava dosyasının incelenmesinden; Kırgızistan Cumhuriyeti vatandaşı olan davacının Türk Vatandaşı … ile 23.06.2011 tarihinde evlendiği, halen …. yaşamakta olduğu, söz konusu şahsın her ne kadar …. tarihinde insan ticareti ve darp suçundan yakalanarak hakkında işlem yapıldığı belirtilmiş ise de, bu suçun müştekisi olarak işlem yapıldığı, bu suçun evlenmeden önce olduğu evlendikten sora bu tür belirleme bulunmadığı, 22.09.2014 tarihinde tutulan tutanakta belirtilen ikamet adresince gidildiğinde, halen evli oldukları, fuhuş yapmadığı, aracılık etmediği, zorlamadığı, kadın ticareti vb. faaliyetlerde bulunmadığı, şahısların evliliklerinin ciddi olduğu, menfaat karşılığı olmadığının belirtildiği, mülakat formunda ise evliliklerinin aile birliği kurmaya yönelik olduğu, aynı çatı altında devam ettiği, halen belirtilen adreste yaklaşık beş yıldır birlikte kiracı olarak ikamet ettikleri, aynı evde evlilik birlik ve bütünlüğü içinde yaşadıkları hususlarının tesbit olunduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda söz konusu belgelerin değerlendirilmesinden davacının 5901 sayılı Kanunun 16. Maddesinde yer alan ve evlenme yolu ile Türk vatandaşlığının kazanılması için öngörülen koşulları taşıdığı anlaşıldığından başvurunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Fuhuş
Danıştay 10. Daire Başkanlığı
Esas: 2012/5440
Karar: 2015/4308
İstemin_Özeti : Ukrayna uyruklu olan ve Türk vatandaşıyla evlenen davacının, evlenme yoluyla Türk vatandaşlığını kazanmak istemiyle yaptığı başvurunun, 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun 16.maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde belirtilen şartı taşımadığından bahisle reddine ilişkin 14/9/2011 tarih ve 80970 sayılı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü işleminin iptali istemiyle açılan davada; davacının üç yılı aşkın süredir bir Türk vatandaşı ile evli olması, bu evlilikten de bir çocuk sahibi olması ve evliliği süresince de her hangi bir fuhuş olayına karışmaması ile, hakkında yapılan inceleme ve mülakatların olumlu olması nedeniyle vatandaşlığa alınma şartlarını taşıdığı sonucuna varılan davacı hakkında tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptali yolunda verilen Ankara 9. İdare Mahkemesinin 15/6/2012 tarih ve E.2011/2348, K.2012/863 sayılı kararının; hukuka aykırı olduğu, vatandaşlığa alınma hususunda mevzuatın kişilere kesin bir hak tanımadığı, idarenin takdir hakkı bulunduğu ileri sürülerek 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesi uyarınca temyiz yoluyla incelenerek bozulmasına karar verilmesi istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Düşüncesi : Temyiz isteminin kabulüyle dava konusu işlemin iptali yolunda verilen İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği görüşüldü:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden, temyiz isteminin reddi ile Ankara 9. İdare Mahkemesinin 15/6/2012 tarih ve E.2011/2348, K.2012/863 sayılı kararının ONANMASINA 13/10/2015 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY:
Türk vatandaşlığına kabul etme konusunun Devletin hükümranlık yetkisine ilişkin olduğu gözetildiğinde, idarenin takdir yetkisi çerçevesinde davacı hakkında tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığından mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle çoğunluk kararına katılmıyoruz.
Eşi Hakkında Kayıt – Kendisi Hakkında Beraat
Dava dosyasının incelenmesinden, davacının Türk vatandaşı olan … ile 01.04.2009 tarihinde evlilik yaptığı, ancak 10.06.2011 tarihinde şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşandığı, ardından 12.10.2011 tarihinde tekrar evlendikleri, evlenme yoluyla Türk vatandaşlığını kazanma istemiyle yaptığı başvurusu kapsamında idarece yapılan araştırma neticesinde şahısların halen fiilen belirtilen adreste birlikte evlilik birliği içerisinde yaşadıkları, aile olarak komşuluk ilişkilerinin mevcut olduğu, evlilik birliği içerisinde çocuğu olmadığı, eşler arası yaş farkının 7 olduğu, Türk vatandaşı eşinin emekli … olduğu, halen … çalıştığı aylık gelirinin toplam 2.400 TL olduğu, davacının evlilik dışında birlikte yaşadıkları 2 çocuğu bulunduğu, herhangi bir işinin olmadığı, tahkikat adresinde 5 yıldır kiracı olarak ikamet ettikleri, çevre sakinleri tarafından tanındıkları, evli olarak bilindikleri, davacı hakkında 2001 yılında oto hırsızlığı suçundan işlem yapıldığı, 22.07.2001 tarihinde vize ihlali nedeniyle işlem yapılarak sınırdışı edildiği, davacının Türk vatandaşı eşi hakkında ise 2010 yılında ”bir kimseyi fuhuşa teşvik etmek veya yaptırmak veya aracılık etmek” 2007 yılında işlediği ”Mühür Bozma” suçundan yargılandığı bildirilmiş olup, başvurunun davacının 5901 sayılı Kanunun 16.maddesinde yer alan şartları taşımaması nedeniyle reddedilmesi üzerine bu işlemin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlıkta, davacı hakkında 2001 yılında oto hırsızlığı suçundan işlem yapıldığı, 22.07.2001 tarihinde ise vize ihlali nedeniyle işlem yapılarak sınırdışı edildiği anlaşılsa da bu suçlardan dolayı ceza almadığı gibi evlilik birliği kurulmadan önce bu eylemlerin işlendiği, diğer yandan Türk vatandaşı kocası hakkında yapılan isnatların davacı ile ilgisi olmadığı, bu eylemlerin evlilik birliği içerisinde gerçekleşmediği, kaldı ki bu suçlardan dolayı Türk vatandaşı kocası hakkında beraat kararları verildiği göz önünde bulundurulduğunda 5901 sayılı Kanunun 16.maddesinde yer alan şartları taşıdığı sonucuna varılarak davacının Türk vatandaşlığına alınma başvurusunun reddine ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.