info@kocgundoganhukuk.com
Fevzi Çakmak-1 Sokak, Ümit Ap. 22/7, 06430 Kızılay Çankaya/Ankara

KIDEM - İHBAR TAZMİNATI

GEÇERLİ FESİH / İCRA – İNKAR TAZMİNATI

Davacı taraf haksız feshe ilişkin kıdem ve ihbar tazminatları için icra takibi başlatmıştır. İş aktinin işveren tarafından feshedilmiş olması ve geçerli nedene dayanılması sebebi ile davacının kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazandığı hususlarında ihtilaf bulunmamaktadır.

Davacının hizmet cetveline göre davalı kurumca yemek yardımı da eklenerek kıdem ve ihbar tazminatları ve yıllık izin alacakları hesaplanmıştır.Davalı tarafça ücretsiz servis hizmeti de verildiği beyan edilmekle, hesaplamalara yol ücretinin de eklenmesi suretiyle kıdem

Davacının hizmet cetveline göre davalı kurumca yemek yardımı da eklenerek kıdem ve ihbar tazminatları ve yıllık izin alacakları hesaplanmıştır.Davalı tarafça ücretsiz servis hizmeti de verildiği beyan edilmekle, hesaplamalara yol ücretinin de eklenmesi suretiyle kıdem tazminatı miktarı 28.147,11 TL ihbar tazminatı miktarı 4.045,40 TL ve kıdem tazminatı için en yüksek mevduat faizi üzerinden hesaplama yapılması gerektiğinden 308,46 TL faiz için davacının takip başlatabileceği belirlenmiş, icra takibindeki miktar aşılmayarak davanın aşağıdaki şekilde kabulüne karar verilmiş, alacak likit olduğundan davalı itirazında haksız olup takip durduğundan icra inkar tazminatı talebi de kabul edilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

tazminatı miktarı 28.147,11 TL ihbar tazminatı miktarı 4.045,40 TL ve kıdem tazminatı için en yüksek mevduat faizi üzerinden hesaplama yapılması gerektiğinden 308,46 TL faiz için davacının takip başlatabileceği belirlenmiş, icra takibindeki miktar aşılmayarak davanın aşağıdaki şekilde kabulüne karar verilmiş, alacak likit olduğundan davalı itirazında haksız olup takip durduğundan icra inkar tazminatı talebi de kabul edilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

İSTİFA DİLEKÇESİNDE FESİH SEBEPLERİNİN AÇIKÇA BELİRTİLMEMESİ

:”…Somut olayda davacının fazla mesai yaptığı, ulusal bayram-genel tatil günlerinde çalıştığı dinlenilen tanık beyanları ile doğrulanmıştır. İşveren tarafından bu çalışmalarına ilişkin ücret alacaklarının ödendiği geçerli delillerle ispat edilememiştir……4857 SK. nun 24/II-e maddesi gereğince  işveren tarafından  ücretlerinin ödenmemesi işçiye iş akdini derhal ve haklı feshetme imkanı tanımaktadır……İstifa dilekçesinde fesih sebeplerini açıkça belirtmemesi haklı fesih sebeplerini ortadan kaldırmaz. Mahkemece davacı işçinin kıdem tazminatı isteminin kabulüne, karşı davacı işverenin ihbar tazminatı talebinin ise reddine karar verilmesi gerekirken aksi şekilde hüküm kurulması hatalı olup,bozmayı gerektirmiştir…” (Y.9.HD. E:2009/7091 K:2011/5913 T:03/03/2011)

EŞİT İŞLEM BORCU

“…her ne kadar … isimli işçinin de tahsilat yapmadan çekle işlem yaptığı ve iş akdinin feshedilmediği bildirilmişse de eşit işlem borcuna aykırılık niteliğindeki bu durumun feshin haklılığını ortadan kaldıracağı ancak geçerliliğine etki etmeyeceğinin anlaşıldığı, …(Yargıtay 9.HD., 24.09.2018, E.2018/7244, K.2018/16465)

İŞÇİNİN VERDİĞİ ZARAR – KIDEM TAZMİNATI

“…Somut olayda mahkemece, bozma ilamına uyulmasına rağmen, bozma ilamında, davacının kusuru ve bu sebeple işverenin uğradığı zarar ayrı ayrı belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği belirtilmesine rağmen, bozma gereğinin eksik olarak yerine getirildiği, kusur ve zarar yönünden inceleme yapılmadığı ortadadır. Hal böyle olunca, davacının hatalı eylemindeki kusuru ve bu sebeple işverenin uğradığı zarar ayrı ayrı belirlenerek, 4857 sayılı Kanun’un 25. maddesinin (II) numaralı bendinin (ı) alt bendince, işverenin malı olan veya eli altında bulunan makine, tesisat, eşya ya da maddelere otuz günlük ücreti tutarını aşacak şekilde zarar verip vermediği tesbit edilerek, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir…” (Yargıtay 22.HD., 24.03.2016, E.2016/5752, K.2016/9309)

“…Davalı işveren, savunmalarında davacının iş sözleşmesin şirketi zarara uğrattığı sebebiyle feshedildiğini ileri sürmüştür. Mahkemece tanıklar dinlenmeden, dolayısıyla iddia ve savunmaya yönelik deliller tam olarak toplanmadan alınan bilirkişi raporunda fesih sebebi yapılan olgular yönünden davacının ihmal ve kusurunun olup olmadığı yönünde bir

irdeleme ve değerlendirme yapılmamıştır. Deliller toplanmadan alınan bilirkişi raporunun nitelik olarak yetersiz ve fesih süresi ve fesih şekli yönündeki gerekçelerin hukuka aykırı olduğu açıktır. Yetersiz bilirkişi raporu esas alınarak sonuca gidilemez. Somut olayda doğru sonuca varılabilmesi için, bir mali müşavir-muhasebeci, bir işletme uzmanı ve bir pazarlamacıdan oluşturulacak üç kişilik bilirkişi kuruluna zararla ilgili sunulmuş belgeler ve ayrıca işyeri kayıtları ve orada düzenlenen belgeler incelettirilmeli, gerçekten davalı şirketin fesih sebebi yapılan eylem ve işlemlerden dolayı zarara uğrayıp uğramadığı, zarara uğramışsa bu zararın meydana gelmesinde davacının ihmal ve kusurunun olup olmadığı belirlenmeli, davacının kusurlu olduğunun anlaşılması durumunda, kusur derecesine göre meydana gelen zararda sorumluluğunun 30 günlük ücretiyle karşılanıp karşılanmadığı saptanmalı ve bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek oluşturulacak sonuç çerçevesinde karar verilmelidir. Mahkemece tüm bu yönler gözetilmeden, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuyla oluşturulan hüküm hatalı olup bozmayı gerektirmiştir…” (Yargıtay 22.HD., 01.12.2011, E.2011/3468, K.2011/6521)

“…İşçinin kusursuz olduğunun ortaya çıkması durumunda, işverenin haklı fesih imkânı olmadığı gibi işçinin kusuru belli bir yüzde ya da belli bir oran olarak saptanmışsa; zararın miktarının bu kusur nispetinde azaltıldıktan sonra otuz günlük ücreti aşıp aşmadığına bakılmalıdır…” (Yargıtay 9.HD., 28.05.2018, E.2017/26113, K.2018/11848)

HAKLI FESİH İÇİN HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE

“…İşçi veya işveren bakımından haklı fesih nedenlerinin ortaya çıkması halinde, iş sözleşmesinin diğer tarafının sözleşmeyi haklı nedenle fesih yetkisinin kullanılma süresi sınırsız değildir. Bu bakımdan 4857 İş Kanunu’nun 26. maddesinde, fesih nedeninin öğrenildiği tarih ile olayın gerçekleştiği tarih başlangıç esas alınmak üzere iki ayrı süre öngörülmüştür. Bu süreler içinde fesih yoluna gitmeyen işçi ya da işverenin feshi, haklı bir feshin sonuçlarını doğurmaz. Bu süre, feshe neden olan olayın diğer tarafça öğrenilmesinden itibaren altı işgünü ve herhalde fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren bir yıl olarak belirlenmiştir.

  • Altı iş günlük süre işçi ya da işverenin haklı feshe neden olan olayı öğrendiği günden itibaren işlemeye başlar. Olayı öğrenme günü hesaba katılmaksızın, takip eden iş günleri sayılarak altıncı günün bitiminde haklı fesih yetkisi sona erer.
  • İşverenin tüzel kişi olması durumunda altı işgünlük süre feshe yetkili merciin öğrendiği günden başlar. Bu konuda müfettiş soruşturması yapılması, olayın disiplin kurulunca görüşülmesi süreyi başlatmaz. Olayın feshe yetkili kişi ya da kurula intikal ettirildiği gün altı iş günlük sürenin başlangıcını oluşturur. Bir yıllık süre ise her durumda olayın gerçekleştiği günden başlar.
  • 4857 Sayılı Kanun’un 26. maddesinde öngörülen altı iş günlük ve bir yıllık süreler ayrı ayrı hak düşürücü niteliktedir. Bir başka anlatımla fesih hakkının öğrenmeden itibaren altı iş günü ve olayın gerçekleşmesinden itibaren bir yıl içinde kullanılması şarttır. Sürelerden birinin dahi geçmiş olması haklı fesih imkanını ortadan kaldırır. Hak düşürücü sürenin niteliğinden dolayı taraflar ileri sürmese dahi, hakim resen dikkate almak zorundadır.
  • Bu maddede belirtilen süreler geçtikten sonra bildirimsiz fesih hakkını kullanan taraf, haksız olarak sözleşmeyi bozmuş sayılacağından ihbar tazminatı ile şartları oluşmuşsa kıdem tazminatından sorumlu olur…” (Yargıtay 22.HD., 15.01.2019, E.2016/28127, K.2019/892)
  • “…Dosyadaki bilgi ve belgelere ve mahkemenin de kabulüne göre davacı işçinin ayrı ayrı zamanlarda ikişer gün üst üste devamsızlıkta bulunduğu, daha sonra işyeri dışında işlediği bir suçtan dolayı hüküm giymek suretiyle hakkında verilen bir cezanın infazı sebebiyle çalışamadığı anlaşılmaktadır. Gerçekten feshe neden olan bu devamsızlık olayları 6 iş günlük süre geçirildikten sonra 25.2.1997 tarihinde disiplin kurulunun önüne getirilmiş ve disiplin kurulunca da feshe karar verilmiş ise de, öncelikle feshin haklı olup olmadığı bakımından bir sonuca varılabilmesi, feshe yetkili makam tarafından bu devamsızlık olaylarının hangi tarihte öğrenildiğinin belirlenmesi gerekir. Gerçekten fesih işlemine yetkili kim ise ancak onun tarafından kullanılacaktır. TİS gereği yerinde bir disiplin kurulu oluşturulmuş ve fesih işleminin bu kuruldan geçirilmesi kabul edilmiş olsa dahi durum aynıdır. Disiplin Kurulunun önüne disiplin olayının geç getirilmiş olması aksi görüşün kabulünü gerektirmez. Yeter ki bu gecikme yetkili makamın bilgisi ve iradesi dahilinde olmasın. Mahkemece yapılması gereken iş açıklandığı üzere öğrenme tarihini tesbit ile anılan sürenin geçirilmiş olup olmadığı konusunda evraklar celp edilmek suretiyle belirlenip sonucuna göre bir karar verilmelidir…” (Yargıtay 9.HD., 08.06.1998, E.1998/8300, K.1998/10068)