info@kocgundoganhukuk.com
Fevzi Çakmak-1 Sokak, Ümit Ap. 22/7, 06430 Kızılay Çankaya/Ankara

ASKERİ CEZA HUKUKU

KAST YOKLUĞU

Bilindiği üzere, ceza mahkûmiyeti bir olasılığa değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat, teoride olsa hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa olanak vermemelidir. Yüksek de olsa bir olasılığa dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermektir. İhtimallere dayanan gerekçe ile hüküm kurulamaz. Kastın belirlenmesinde, failin dışa yansıyan davranışlarından hareketle bir sonuca varılabilir. Olayların özelliklerine göre, failin olaydan önceki ve sonraki davranışlarının ölçü alınması gerekir. Eylemin kasıtla işlendiğinin kabulü için; sanığın hareketi, iradi olarak arzuladığı neticeyi elde etmek amacıyla bilerek ve isteyerek yaptığının, hiçbir şüphe ve tereddüde yer vermeyecek biçimde ortaya konulması gereklidir. Şayet eylemin kasten gerçekleştirildiği konusunda şüphe varsa bu durum sanık lehine yorumlanmalıdır. Bu kapsamda, olay tarihinde bel fıtığı rahatsızlığının nöbetçi astsubayın yanına gitmesine engel nitelikte olduğu yönündeki sanık savunmalarının aksi kanıtlanamadığından … (As.Yrg.3.D.20.10.2015, E. 2015/481, K. 2015/487).

EMRİN HİZMETE İLİŞKİN OLMAMASI

Sanığın olay tarihinde Bölük yazıhanesinde, Tabur Komutanlığından gönderilen ikaz yazısının tebliğ edilmek istenmesine “Ben bunları imzalamıyorum.” şeklinde karşılık verdiği ve evrakları alıp Bölük Komutanlığına vekâlet eden Ütğm. M.A.İ.’nin odasına girdiği, “Ben bunları imzalamam.” diyerek belgeleri masanın üzerine koyduğu, Ütğm. M.A.İ.’nin, “İmzalamazsan imzalama, çık dışarı” dediği, sanığın bir şey demeden çıktığı, 15 dakika sonra tekrar odaya gelerek “Ben bu Taburda görev yapmak istemiyorum. İl Jandarma Komutanıyla görüşmek istiyorum.” dediği, Ütğm. M.A.İ.’nin, “Tabur Komutanımızla görüş, çık dışarı” sözlerine “Ben Tabur Komutanıyla görüşmek istemiyorum. Sizinle görüşmek istiyorum.” şeklinde karşılık verdiği, Ütğm. M.A.İ.’nin “Benimle görüşecek bir şey yok, Tabur Komutanıyla görüş” demesi üzerine, sanığın ısrarla “Sizinle görüşmek istiyorum.” dediği, sanıkla daha önce defalarca görüşen ve bir daha görüşmenin fayda sağlamayacağı inancında olan Ütğm. M.A.İ.’nin da ısrarla sanıkla görüşmek istemediği ve sürekli “Çık dışarı” dediği, karşılıklı ısrarların sürdüğü olayda diğer tanıkların odaya gelerek sanığı zorla dışarı çıkardıkları sabit ise de; somut olayda, sanığın Tabur Komutanı tarafından gönderilen ikaz yazısı nedeniyle haksızlığa uğradığı, bu nedenle İl Jandarma Komutanı ile görüşmek istediği, onun öncesinde Bölük Komutanı’na bu konu ile ilgili istek veya şikâyetini dile getirmek amacıyla görüşmek istediği, bu talebinin hukuka ve mevcut yasal düzenlemeye uygun olduğu, Bölük Komutanı’nın İç Hizmet Kanunu uyarınca astlarının bu yöndeki istek ve şikâyetlerini dinlemekle yükümlü olduğu hâlde ısrarla sanığın odadan dışarı çıkmasını istediği gözönüne alındığında,“Çık dışarı” şeklindeki sözlerinin askerî hizmete ilişkin olmadığı ve sanığın üzerine yüklenilen eylemin emre itaatsizlik suçuna vücut vermediğine karar vermiştir.  (As.Yrg.2.D.14.10.2015, E.2015/452, K. 2015/469).

  • “… İç Hizmet Yönetmeliğinin 397 nci maddesinde koğuş nöbetçi onbaşısının vazifeleri maddeler halinde sayılmakta, bu maddenin 5 nci fıkrasında “bölüğün hususi nöbet yerleri varsa, hazırlanmış ve bölük komutanı tarafından tasdik edilmiş sıra defterine göre nöbetçileri kaldırıp bizzat değiştirmek” görevi bulunduğu anlaşıldığından, koğuş nöbetçi onbaşısının bu görevi nedeniyle sanığı sadece uyandırması yeterli olmayıp, bizzat onun nöbete hazırlayarak önceki nöbetçiden nöbetini devralmasına nezaret etmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.Dava konusu olayda koğuş nöbetçi onbaşısının sanığın nöbetinin başlamasına 15 dakika kala onu uyandırdığı, ancak takip etmediği, nöbete hazırlanmasını sağlamadığından sanığın uyumaya devam ettiği nihayet 23.40 sıralarında nöbetçi amiri tarafından kaldırılmasından sonra nöbetinin kalan kısmını tuttuğu, şu hale göre sanığın eyleminin 477 sayılı konunun 56 ncı maddesinde tanımlanan nöbet talimatına aykırı hareket etmek ya da aynı kanunun 48 nci maddesinde yazılı emre itaatsizlik suçunu oluşturabileceğini kabul eden Daire kararında isabet görüldüğünden Başsavcılığın itirazının reddine karar verilmiştir.” (T.C. Askeri Yargıtay Daireler Kurulu, Esas: 1998/192, Karar: 1998/177, Karar Tarihi: 24.12.1998)
  • Sanığın; olay günü rahatsızlığı nedeniyle nöbetine kalkamadığına ilişkin iddia ve savunmalarının, sanığın rahatsızlığının safahatına ilişkin dosyada mevcut tüm bilgi belge ve sağlık kurulu raporlarının, tespit, teşhis ve mütalaalarıyla doğrulanmış olması karşısında, sanığın nöbetine kasten kalkmaması hususu en azından şüpheli kalmış olup, şüpheden sanık yararlanır ilkesi uyarınca, sanığa isnad olunan emre itaatsizlikte ısrar eyleminin sübuta ermediği sonucuna varılmakla, sanığın, unsurları itibarıyla oluşmayan müsnet suçtan beraatına karar verilmesi gerekirken, mahkumiyetine hükmedilmesinde yasal isabet bulunmadığından, hükmün, esas yönünden bozulması cihetine gidilmiştir. (T.C. Askeri Yargıtay, 2.Dairesi, Esas: 2008/981, Karar: 2008/972, Karar Tarihi: 16.04.2008)