Bilindiği üzere, ceza mahkûmiyeti bir olasılığa değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat, teoride olsa hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa olanak vermemelidir. Yüksek de olsa bir olasılığa dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermektir. İhtimallere dayanan gerekçe ile hüküm kurulamaz. Kastın belirlenmesinde, failin dışa yansıyan davranışlarından hareketle bir sonuca varılabilir. Olayların özelliklerine göre, failin olaydan önceki ve sonraki davranışlarının ölçü alınması gerekir. Eylemin kasıtla işlendiğinin kabulü için; sanığın hareketi, iradi olarak arzuladığı neticeyi elde etmek amacıyla bilerek ve isteyerek yaptığının, hiçbir şüphe ve tereddüde yer vermeyecek biçimde ortaya konulması gereklidir. Şayet eylemin kasten gerçekleştirildiği konusunda şüphe varsa bu durum sanık lehine yorumlanmalıdır. Bu kapsamda, olay tarihinde bel fıtığı rahatsızlığının nöbetçi astsubayın yanına gitmesine engel nitelikte olduğu yönündeki sanık savunmalarının aksi kanıtlanamadığından … (As.Yrg.3.D.20.10.2015, E. 2015/481, K. 2015/487).
EMRİN HİZMETE İLİŞKİN OLMAMASI
Sanığın olay tarihinde Bölük yazıhanesinde, Tabur Komutanlığından gönderilen ikaz yazısının tebliğ edilmek istenmesine “Ben bunları imzalamıyorum.” şeklinde karşılık verdiği ve evrakları alıp Bölük Komutanlığına vekâlet eden Ütğm. M.A.İ.’nin odasına girdiği, “Ben bunları imzalamam.” diyerek belgeleri masanın üzerine koyduğu, Ütğm. M.A.İ.’nin, “İmzalamazsan imzalama, çık dışarı” dediği, sanığın bir şey demeden çıktığı, 15 dakika sonra tekrar odaya gelerek “Ben bu Taburda görev yapmak istemiyorum. İl Jandarma Komutanıyla görüşmek istiyorum.” dediği, Ütğm. M.A.İ.’nin, “Tabur Komutanımızla görüş, çık dışarı” sözlerine “Ben Tabur Komutanıyla görüşmek istemiyorum. Sizinle görüşmek istiyorum.” şeklinde karşılık verdiği, Ütğm. M.A.İ.’nin “Benimle görüşecek bir şey yok, Tabur Komutanıyla görüş” demesi üzerine, sanığın ısrarla “Sizinle görüşmek istiyorum.” dediği, sanıkla daha önce defalarca görüşen ve bir daha görüşmenin fayda sağlamayacağı inancında olan Ütğm. M.A.İ.’nin da ısrarla sanıkla görüşmek istemediği ve sürekli “Çık dışarı” dediği, karşılıklı ısrarların sürdüğü olayda diğer tanıkların odaya gelerek sanığı zorla dışarı çıkardıkları sabit ise de; somut olayda, sanığın Tabur Komutanı tarafından gönderilen ikaz yazısı nedeniyle haksızlığa uğradığı, bu nedenle İl Jandarma Komutanı ile görüşmek istediği, onun öncesinde Bölük Komutanı’na bu konu ile ilgili istek veya şikâyetini dile getirmek amacıyla görüşmek istediği, bu talebinin hukuka ve mevcut yasal düzenlemeye uygun olduğu, Bölük Komutanı’nın İç Hizmet Kanunu uyarınca astlarının bu yöndeki istek ve şikâyetlerini dinlemekle yükümlü olduğu hâlde ısrarla sanığın odadan dışarı çıkmasını istediği gözönüne alındığında,“Çık dışarı” şeklindeki sözlerinin askerî hizmete ilişkin olmadığı ve sanığın üzerine yüklenilen eylemin emre itaatsizlik suçuna vücut vermediğine karar vermiştir. (As.Yrg.2.D.14.10.2015, E.2015/452, K. 2015/469).